TEMEL BİLİM EĞİTİMİNDE ALARM ZİLLERİ
ÖSYM, LYS 2012 yerleştirme sonuçlarını açıkladığında gözler yine eski alışkanlıkla örgün yükseköğretim programlarında boş kalan 80 bin 228 kontenjana çevrildi, ve tartışmalar yine bu eksende yapıldı. Ancak gözden kaçan önemli bir detay, temel bilimlerde kan kaybının devam ettiği ve Fizik, Kimya, Biyoloji ve Matematik bölümlerinde kontenjanların çoğunun boş kaldığı idi. Aşağıdaki tablodan görüldüğü gibi (kaynak: http://dokuman.osym.gov.tr/2012OSYS/2012OSYSTablo4.pdf), alfabenin ilk iki harfi ile başlayan üniversitelerin Fizik bölümlerinde 339 kontenjandan sadece 96’sı dolmuş ve 243’ü – yani %72’si – boş kalmıştır. Boş kalan kontenjan oranı Biyoloji bölümlerinde %65, Kimya bölümlerinde %63, ve Matematik bölümlerinde %60’dır. Ülkedeki tüm üniversiteler dikkate alındığında da bu olumsuz tablonun değişmediği görülecektir. Dahası, tablodaki boşluklardan da görüleceği gibi, son yıllarda, talep düşüklüğünden dolayı, bir çok üniversitede başta Fizik olmak üzere temel bilimler yeni öğrenci alımına kapatılmıştır. Yani Türkiye’de temel bilim eğitimi kurumaya yüz tutmuştur.
Bu tablo, üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken çok vahim bir duruma işaret etmektedir ve ülkenin bilim ve ekonomi politikaları ile ilgili birimlerinde alarm zillerinin çalmasını gerektirmektedir. Çünkü bu rakamlar Türkiye’nin 2023 hedefleriyle ve amaçladığı refah seviyesiyle yakından ilgilidir. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek ve 500 milyar dolar ihracak hedefini yakalamak, ancak sektörleri yeniden tanımlayan ve mevcut teknoloji ürünlerini ‘zamanı geçmiş’liğe indirgeyen dönüştürücü teknolojiler (transformational technologies) geliştirerek ve yüksek katma değerli yüksek teknoloji ürünleri satarak mümkündür. Yoksa sadece mevcut teknolojilerde iyileştirmeler yapılabilir, ve katma değeri düşük küçük adımlı yeniliklerle (incremental inovation) yetinilmek zorunda kalınır. Sektörü dönüştüren yeni teknolojiler geliştirmek ve global ölçekte geçerli marka olmak ise fizik, kimya, matematik ve biyoloji gibi temel bilimlere hakim olmakla mümkündür. Temel bilimlerde varlık gösteremeyen bir ülkenin teknoloji gelişiminde ön saflarda yer alması hayaldir. Temel bilimlerde bu vahim durum devam ettiği sürece bırakın en büyük 10 ekonomi arasına girmeyi, ilk 20 ekonomideki yerimizi de korumamız mümkün olmayacatır. Tablodaki rakamlar bir kriz durumunu göstermektedir, ve temel bilimlerde eğitim ve Ar-Ge’nin cazip hale getirilmesi ve uygun bir ortam oluşturulması için acil tedbirler alınmasını gerekli kılmaktadır.
Örneğin cazibesine kapılıp yıllık aidati yaklaşık 70 milyon TL olan CERN üyeliğini tartıştığımız bu günlerde, fizik bilimini canlandırmak ve kan kaybını tersine çevirmek için de yılda 70 milyon TL harcamayı tartışmalıyız. Aksi taktirde ileride CERN’e gidip araştırma yapacak araştırmacı bulmakta bile zorlanabiliriz. Öncelik Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulmakta olan Türk Hızlandırıcı Merkezi gibi tesislerle güçlü bir ulusal bilimsel altyapı oluşturulmasına verilmeli, ve bu tür tesislerde ciddi temel bilimci istihdamı sağlanmalıdır.
Tablodan görüleceği gibi, Balıkesir Üniversitesinde toplam kontenjanı 186 olan Biyoloji bölümüne 9, yine 186 kontenjanlı Kimya bölümüne 11, ve 164 kontenjanlı Matematik Bölümüne 118 öğrenci yerleştirilmiştir. Fizik bölümu belli ki kapatılmıştır, ve bu rakamlarla Biyoloji ve Kimya bölümlerinin de uzun süre açık kalmayacağı açıktır. Matematik bölümünde 2nci eğretimde kontanjanın yarısından fazlası boş kalmış olmasına rağmen normal öğretimde kontenjanını doldurmuş olan Matematik bölümünde öğretim öyle görülüyor ki devam edecektirr. Ancak burada başka bir çarpıklık söz konusudur: Matematik bölümüne yerleştirilen öğrencilerin puanları 231-261 diliminde iken Matematik Öğretmenliği bölümüne yerleştirilen öğrencilerin puanları 428-456 aralığındadır. Yani, eğer üniversiteye giriş sınavlarındaki puanlar öğrencilerin bilgi, beceri, ve yeteneklerinin bir ölçüsü ise, bu demektir ki Türkiye’nin en yetenekli ve başarılı matematikçileri eğitim fakültelerine yönlendirilmektedir. Alanlarında en iyilerin ögretmenliğe yönlenmeleri normal şartlarda hiç de yadırganacak bir şey değildir; hatta arzu edilen bir durumdur. Ancak Türkiye şartlarında, yüksek kabiliyetli bu öğrenciler malesef eğitim fakültelerindeki zamanlarının ciddi bir kısmını daha iyi bir matematikçi olmak için değil, daha yüksek bir KPSS puanı almak için harcayacaklardır. Öğretmen olarak atandıklarında da öğrencilerinde matematik heyecanı uyandırıp onların yaratıcılığını geliştirmek yerine zamanlarını ‘etkin test teknikleri’ öğretmekte geçirecek ve adeta genç dimağların heyecanını söndürüp yaratıcılıklarını körelteceklerdir. Ve bunu da sınıflarının en iyileri oldukları için ‘en etkin bir şekilde’ yapacaklardır. Çünkü kendilerinin ve kurumlarının tek başarı kriteri, öğrencilerin bu karanlıklı sıralama sınavlarında aldıkları puandır. Yani Türkiye’deki eğitim sistemi, en kabiliyetli çocuklarını havanda su dövmeye yönlendirmektedir. Böyle bir tezgahtan niye dünya çapında bilim insanlarının çıkmadığını şaşırmak ise naivliktir.
Yine tablodan görüyoruz ki İstanbul’da Beykent Üniversitesi Matematik-Bilgisayar Bölümü’nde 6 tam burslu kontenjan dolarken 54 yarı-burslu kontenjana sadece 2 öğrenci yerleştirilebilmiştir. Yani bu yıl Beykent Üniversitesi Matematik-Bilgisayar Bölümü ek yerleştirme ile yeni öğrenci alamazsa ve yurtdışından da öğrenci gelmezse 6 ögrenci ile öğretime başlayacaktır. Ve bunların sadece 2 tanesi okul parasının yarısını ödeyecektir. Bu demektir ki dijital etkinliğin artık temel bir ‘anahtar yetkinlik’ olduğu, devletlerin e-Devlet olma sürecine girdiği, savaşların da bomba yerine yazılımlarla yapılmaya başlandığı ve güvenlikte sibergüvenligin ön plana geçtiği teknolojik bir dünyada, Türkiye’nin özgün bir dijital altyapı oluşturma kapasitesi rizk altındadır. Ayrıca, vakıf üniversitelerinin yüksek mali yük getiren bölümleri açık tutmaları sürdürülebilir bir durum değildir. Uzun vadede, bu tür bölümleri açık tutulabilme şansı, yabancı öğrenci çekme başarısına endeksli olacaktır. Keza, Bahçeşehir Üniversitesi’nde 3 tam burslu kontenjanı dolarken 15 yarı burslu kontenjanın tamamı boş kalan Matematik bölümünün 3 öğrenci ile öğretime devam etmesini beklemek herhalde pek gerçekçi değildir.
Benzer bir durum Trabzon’da bir vakıf üniversitesi olan Avrasya Üniversitesinde de görülmektedir. Genetik ve moleküler biyoloji, en yüksek katma değer sağlama potansiyeli olan biyoteknolojinin temelini oluşturmaktadır. Sağlam bir moleküler biyoloji ve genetic altyapısı olmadan bu alanda yeni teknolojiler geliştirmek ve yeni ürünler piyasaya sürmek mümkün değildir. Ancak, tablodan görüldüğü gibi, Avrasya Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünün burssuz 26 kontenjanından 25’i boş kalmıs, ve 14 kontenjanı olan burslu kısmına da sadece 6 kişi (4’ü tam burslu) yerleştirilmiştir. Yani bu bölümün 2012 girişli sınıfı, bu yıl sadece 2 öğrencinin yarım okul ücreti ödediği 7 öğrenci ile öğretime başlayacaktır. Bu durumun sürdürülemez olduğu ve bu bölümün kapanma rizki ile karşı karşıya olduğu açıktır. Moleküler biyoloji ve genetik alanlarında güçlü bir altyapı oluşmadan da zamanımızda en yüksek katma değer sağlayan ve ilaç firmalarının yılda milyarlarca dolarlık Ar-Ge bütçesi ayırdığı (Novartis, Roche, ve Pfizer’in 2011 Ar-Ge harcamaları sırasıyla 9.6, 9.4, ve 9.1 milyar dolardır) ve bir gramının 25 milyon TL’ye satıldığı eritropoetin gibi biyomoleküllerin geliştirildiği biyoteknoloji alanında bir varlık göstermek de hayaldir.
Bilkent gibi saygın ve köklü bir üniversitede bile %50 bursa rağmen Fizik bölümünde 15 kontenjandan 11’i, Kimya gölümünde 15 kontenjandan 9’u, ve Matematik bölümünde 25 kontenjandan 16’sı boş kalmıştır. Üniversite, bu bölümler için burssuz kontenjan bile açmamış. Çünkü belli ki bu kontenjanlar boş kalacak ve üniversite için olumsuz bir manzara ortaya çıkacak. Bilkent Üniversitesi acaba 20 öğrencinin tam burslu olduğu, 11 kontenjanın boş olduğu, ve sadece 4 öğrencinin yarı-ücret ödedeği Fizik bölümünü daha ne kadar süre açık tutabilir?
Bogaziçi Üniversitesinin Fizik, Kimya, ve Matemetik kontenjanları tamamen dolmuş – hem de oldukça yüksek puanlı öğrencilerle. Örneğin Fizik bölümünde yerleştirme puanı aralığı 433-538 iken Matematik bölümü için puan aralığı 457-508. Bu puanlarla İstanbul’da İTÜ ve YTÜ gibi önde gelen üniversitelerin en popüler mühendislik bölümlerinde öğretim görülebileceği halde (veya neredeyse tüm vakıf üniversitelerinde en iyi bölümlere tam burslu girilebileceği halde) öğrencilerin hiç de popüler olmayan bir bölüm bile olsa Boğaziçi Universitesinde öğrenim görmeyi tercih etmeleri sanırım çalışılmaya değer bir fenomendir.
Boğaziçi Üniversitesi ile listede hemen sonra gelen Bozok Üniversitesi tam bir tezat oluşturmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümüne, puanı 457’den düşük öğrenci giremezken, 62 öğrenci kontenjanlı Bozok Üniversitesi Matematik bölümüne sadece 2 öğrenci yerleşmeyi tercih etmiştir. İkinci öğretime ise hiç bir talep olmamıştır. Bu bölüm sadece 2 öğrenciyle ne yapacak, merak ediyorum. Eğer bu bölümün de kapısına kilit vurulacaksa, ve Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan belli ise, bu bölüm açılırken hiç mi düşünülmemiş? Aynı argüman Matematik bölümüne sadece 1 öğrencinin yerleştirildiği Bitlis Eren Üniversitesi ile sadece 3 ögrencinin yerleştirildiği Bingöl Üniversitesi için de geçerlidir.
Türkiye 2000 yılında gayrisafi yurtiçi hasılanın sadece %0.48’ini Ar-Ge’ye harcıyordu ve bu oran 2010’da %0.84’e çıktı. Ancak 2014’deki %2 hedefini tutturmamız hiç mümkün görülmüyor. 2023’de Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılanın %3’e çıkması hedefine ulaşmak için kolları şimdiden sıvamamız ve temel bilimlerde kan kaybına acil neşter vurmamız gerekiyor. Temel bilimlerin rağbet görmediği bir ülkede, temel bilim araştırmalarının, teknolojiye zemin oluşturacak ve ekonomiye yansımaları olacak bir boyuta ulaşması beklenemez. Temel bilimlerde bugün çalan alarm zillerinin yarın ekonomide tehlike çanlarına dönmemesi için mevcut tabloyu iyileştirecek bir yol haritasının en kısa zamanda hazırlanması ve uygulamaya geçirilmesinin zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.
Tablo ÖSYM 2012 Lisans Programlarına Yerleştirme verilerine göre üniversitelerde temel fen bililmlerine tahsis edilen kontenjanlar ve yerleştirilen öğrenci sayıları.
Üniversite | Kontenjan/Yerleştirilen | |||
Biyoloji | Fizik | Kimya | Matematik | |
Abant İzzet Baysal (İngilizce) | 72/68 | 82/8 | 82/82 | 72/72 |
Abant İzzet Baysal (2. öğr) | 72/1 | – | 82/2 | 72/72 |
Acıbadem (İstanbul) | 47/3 | – | – | 52/11 |
Acıbadem (2. öğr) | – | – | – | 52/6 |
Adnan Menderes (Aydın) | 77/11 | – | 67/2 | 82/78 |
Adnan Menderes (2. öğr) | – | – | – | 82/16 |
Afyon Kocatepe | 47/1 | – | 47/0 | 93/38 |
Afyon Kocatepe | – | – | – | 93/5 |
Ağrı İbrahim Çeçen | – | – | – | 67/5 |
Ağrı İbrahim Çeçen (2. Öğr) | – | – | – | 67/0 |
Ahi Evran (Kırşehir) | 62/1 | – | – | 62/9 |
Ahi Evran (Kırşehir) (2. öğr) | – | – | – | 62/0 |
Akdeniz (Antalya) | 72/44 | 52/5 | 82/10 | 82/82 |
Akdeniz (Antalya) (2. öğr) | 72/3 | – | – | 82/82 |
Aksaray | 62/0 | – | – | 62/15 |
Aksaray (2. öğr) | – | – | – | 62/4 |
Amasya | 41/4 | – | – | 41/9 |
Anadolu (Eskişehir) | 93/78 | 47/5 | 93/93 | 93/93 |
Ankara | 103/103 | 82/12 | 93/93 | 103/103 |
Ankara (2. öğr) | 103/103 | – | 93/32 | 103/103 |
Atatürk (Erzurum) | 67/3 | – | 103/9 | 118/47 |
Atatürk (Erzurum) (2. öğr) | – | – | – | 118/6 |
Atılım (Ankara) %100, %75 Burslu | – | – | – | 8/7 |
Atılım (Ankara) %50 Burlu | – | – | – | 12/0 |
Avrasya (Trabzon) %100, %50 Burslu | 14/6 (Moleküler Biyoloji ve Genetik) | |||
Avrasya (Trabzon) Burssuz | 26/1 (Moleküler Biyoloji ve Genetik) | |||
Bahçeşehir %100 Burslu | – | – | – | 3/3 |
Bahçeşehir %50 Burslu | – | – | – | 15/0 |
Balıkesir | 93/7 | – | 93/9 | 82/82 |
Balıkesir (2. öğr) | 93/2 | – | 93/2 | 82/36 |
Bartın | – | – | – | 57/3 |
Bartın (2. öğr) | – | – | – | 57/0 |
Beykent (İst) %100 Burslu | (Matematik-Bilgisayar) 6/6 . | |||
Beykent (İst) %50 Burslu | (Matematik-Bilgisayar) 54/2 . | |||
Bilecik Şeyh Edibali | – | – | 47/1 | 47/14 |
Bilkent %100 Burslu | – | 20/20 | 20/20 | 20/20 |
Bilkent %50 Burslu | – | 15/4 | 15/6 | 25/9 |
Bingöl | – | – | – | 57/1 |
Bingöl (2. öğr) | – | – | – | 57/2 |
Bitlis Eren Üniversitesi | – | – | – | 47/1 |
Boğaziçi | – | 41/41 | 41/41 | 52/52 |
Bozok (Yozgat) | – | – | – | 62/2 |
Bozok (Yozgat) (2. öğr) | – | – | – | 62/0 |
Bursa Orhangazi | 62/2 | – | 57/3 | 103/7 |
Bursa Orhangazi (2. öğr) | – | – | – | 103/2 |