Yerel Yönetimlerin Enerji Verimliliğinde Aktif Rol Üstlenmesi ve Halka Önderlik Etmesi

Türkiye enerjide %70’i aşan bir oranda dışa bağımlı olmasına ve 2008 yılında ithal enerjiye ödediği miktarın 50 milyar dolar cıvarında olmasına rağmen enerjiyi verimli kullanma ve enerji tasarrufu tedbirlerini yaygınlaştırma konularında çok  geride kalmıştır. Enerjinin verimli kullanılıp kullanılmadığını gösteren en önemli kriter, gayri safi milli hasıla başına tüketilen enerji miktarı olarak tarif edilen “enerji yoğunluğu”dur. Türkiye’nin enerji yoğunluğu, OECD ülkeleri ortalamasının 2 katıdır. Yani bir dolarlık mal veya hizmet üretmek için Türkiye’de OECD ülkelerinde kullanılan enerji miktarının iki katı enerji kullanılmaktadır. Bina ısıtmasında da benzer iklim şartlarında Türkiye’de metre kare başına kullanılan enerji miktarı Avrupa’da tüketilen miktarın 2 katından fazladır. Binaların çatı ve duvarlarından metre kare başına ısı kaybı aynı iklim şartları için Almanya’daki binalara kıyasla 3 kat büyüktür.

Enerji verimliliği konusunda sınıfta kaldığımızı açıkça gösteren bu kötü karne, aynı zamanda muazzam bir fırsata da işaret etmektedir: Türkiye refah seviyesini düşürmeden tasarruf tedbirleriyle enerji tüketimini kolaylıkla ve ekonomik olarak yarıya düşürebilir. Bunun gerçekleşmesi için enerji israfına karşı topyekün bir savaşa ihtiyaç vardır, ve bu savaş ancak halkla iç içe olan yerel yönetimlerin aktif bir rol üstlenmesiyle kazanılabilir. Yerel yönetimler aşağıdaki önerileri hayata geçirerek çok küçük bir bütçeyle çok büyük tasarruf sağlıyabilirler. Böylelikle vatandaşın enerji faturasını düşürürken ülkenin enerjide dışa bağımlılığını da azaltabilirler. Sera gazı salınımındaki düşme ve çevre kirliliğindeki azalma da yerkürenin geleceğini olumlu olarak etkiliyecektir.

Yerel yönetimlerde Enerji Birimi Kurulması

Zaman bilişim ve iletişim çağıdır, ve o yüzden büyükşehir ve il belediyeleri gibi yeterinde büyük belediyelerin ve hatta vilayetlerin yapması gereken ilk şey enerji verimliliği ile ilgili bir birim kurması, ve bu birimde binalarda (ev, resmi kurum, ofis, veya ticarethane olarak kullanılan) enerji verimliliği konusunda uzman elemanlar istihdam etmesidir. Bu birimin başı enerji verimliliği sertifikalı bir mühendis olmalıdır. Bu birim yerel yönetim sınırları içindeki tüm hane ve işyeri sahiplerine enerji verimliliği konusunda hizmet verebilmeli, ve gerekirse ilçe yerel yönetimlerine de destek sağlamalıdır. Bu hizmet biriminin adı “Enerji Müdürlüğü”, “Enerji Ofisi”, veya “Enerji Dairesi” olabilir. Bu birimin misyonu halkı enerji verimliliği konusunda bilgilendirmek, yerel yönetim sınırları içindeki tüm binalarda enerjinin en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak, ve enerji israfıyla halkı mobilize ederek etkin mücadele etmek olmalıdır. Bu birim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlıgı ve Mimarlar ve Mühendisler Odası gibi kurumların ilgili birimleriyle işbirliği yapabilir ve onların kaynak ve uzmanlıklarından faydalanabilir. Bu birimde görevli daimi elemanlar enerji verimliliği konusunda kapsamlı bilgiye sahip olmalı ve gerekirse eğitimden geçirilmelidir.

Halkın yerel yönetimde böyle bir birimin varlığından ve enerji verimliliği ile ilgili verilen hizmetten haberdar olması için iletişim araçları etkin olarak kullanılmalıdır. Örneğin şehirdeki reklam panolarının (veya toplu ulaşım araçlarının) bir kısmına enerji verimliliği ile ilgili posterler asılabilir, ve posterlerin altında da yerel yönetimdeki bu enerji biriminin ismi ve irtibat bilgileri yazılabilir.

Yerel yönetimlerin Enerji Birimi ev ve işyerlerinde enerji tasarrufu ile ilgili boşürler hazırlamalı veya mevcut broşürleri dağıtma izni almalı, ve broşürleri (örneğin okullardaki öğrenciler aracılığı ile) halka ulaştırmalıdır. Belediye veya vilayetin internet sitesinde de konuyla ilgili bir site oluşturulmalı, ve enerji verimliliği ile ilgili bilgi ve faaliyetler buradan halka duyurulmalıdır. Yerel yönetimler binalarda enerji verimliliği konusunda aşağıdaki konuları öncelikli olarak ele almalıdır:

MALİYETİ DÜŞÜK ETKİSİ BÜYÜK ENERJİ TASARRUF TEDBİRLERİ

Dairelerde kullanıma bağlı ısıtma ücretlendirmesi:

Merkezî ısıtmanın kullanıldığı çok üniteli binalarda toplam ısıtma giderlerinin daire veya işyerlerine eşit olarak bölünerek karşılanması yaygındır. Kolaylığı yüzünden cazip görünen bu uygulama hem haksızlıklara yol açmakta hem de “nasılsa enerjiyi az kullansam da ödediğim para değişmeyecek” düşüncesiyle enerji israfını adeta teşvik etmektedir. Neticede evin boş kalacaği zamanlarda bile kaloriferler açık bırakılmakta, hatta bazan içerisi çok ısınınca vanayı kısmak yerine pencereler açılmaktadır. Bunu önlemenin yolu her daire girişine bir saat konması, ve her daire sakininin daire başına düşen değil sadece kendi tükettiği enerjinin karşılığını ödemesidir. Bu uygulama tasarrufu teşvik edecek ve daire sakinlerine ısıtma maliyetlerini düşürme fırsatı sunacaktır.

Yerel yönetim bir kaç binada örnek uygulama yaparak ve bu işin maliyetini, olumlu sonuçlarını, ve geri ödeme süresini medyanın aracılığıyla halkla paylaşarak bu uygulamayı teşvik edebilir. Değişik semtlerde bu işi yapmaya ehil sertifikalı tesisatçıları da web sitesinde ilan ederek vatandaşın kolayca uzman servise ulaşmasını sağlıyabilir. Yeni yapılan binalarda da müstakil enerji saatı uygulamasını ruhsat almak için ön şart haline getirebilir. Yeni doğal gaz bağlanan yerlerde de her daireye enerji saati takılması doğal gaza geçme işleminin bir parçası yapılabilir.

Kapı ve pencerelerde hava sızdırmazlığının sağlanması:

Konutların bir çoğunun (bilhassa eski olanların) içeride yeterli bir konfor sağlıyacak şekilde ısıtılması çok zordur, ve kaloriferler hiç durmaksızın yanmasına rağmen içeride sanki soğuk hava hareketleri hissedilmektedir. Bunun temel sebebi binalardaki yetersiz yalıtımla beraber kapı ve pencerelerdeki hava sızıntılarıdır. Hatta o kadar ki pencereye yaklaşılınca bu soğuk hava akımları el ile bile hissedilebilir. Bu sızıntılar genellikle pencere kanatlarının doğramayla birleştikleri yerlerde, kapı eşiklerinde, ve kapı veya pencere kasalarıyla duvar arasında oluşur. Bu hava sızıntıları sünger veya lastik şeritler ve beyaz silikon veya macun gibi dolgu malzemeleri kullanarak kolayca ve çok düşük bir maliyetle tamir edilebilir. Bu konuda eğitilmiş yerel yönetim ekipleri bu işi kolaylıkla yapabilir.

Bu ve benzeri düşük maliyetli tasarruf tedbirlerinin maliyeti mesela emlak vergisine, ruhsat ücretine, veya su ücretine bir yıl gibi geçici bir süre için yapılacak bir zam ile karşılanabilir. Veya bütçeye alınıp genel harcamalarda karşılanabilir. Hatta bu hizmet düşük bir ücret karşılığında talep eden vatandaşlara sunulabilir.

Radyatörlerin arkasına yansıtıcı izolasyon levhaları konulması:

Dış duvar diplerine konan kalorifer radyatörleri (veya petekleri) hava ile beraber duvarları da ısıtmakta, ve ısının bir kısmı duvarın yüksek sıcaklıktaki iç yüzünden düşük sıcaklıktaki dış yüzüne ve oradan da dışarıya akıp kaybolmaktadır. Bu ısı kaybı binaya dışarıdan infrared kameralarla bakarak net olarak görülebilmektedir. Bu ısı kaybını önlemenin yolu, radyatör ile duvar arasına 2-3 cm kalınlığında bir yüzü yansıtıcı ile kaplanmmış izolasyon levhaları yerleştirmektir (yansıtıcı yüz kalorifere bakacak şekilde). Izolasyon levhaları ısının dışarıya kaçmasını önleyip içeride tutarak azımsanmıyacak tasarruf sağlamaktadır.

Bu yansıtıcı izolasyon levhaları piyasada hazır olarak makul bir fiatla satılmaktadır. Ancak bu levhalar duvar yalıtımında yaygın olarak kullanılan köpük (veya strafor) bir levhanın bir yüzüne alüminyum folyo kaplayarak da kolayca yapılabilir.

Kalorifer radyatörlerinin etkin kullanımı hakkında halkın bilinçlendirilmesi:

Şehirlerde kaloriferle ısınma yaygın olmasına rağmen ev içindeki radyatörlerle etkin ve verimli ısınma konusundaki bilgisizlik korkunç seviyededir. Bu da enerjinin yüksek oranda israf olmasına ve de hane sakinlerinin yeterinde ısınamamaktan şikayetçi olmasına sebep olmaktadır. Yerel yönetim yanlış uygulamalar konusunda renkli ve resimli tek sayfalık bir broşür hazırlıyabilir ve halkın etkin ısınma konusunda bilinçlenmesini sağlıyabilir. Yerel yönetim enerji ofisleri de bu konuda hane halkını direk olarak bilgilendirebilir.

Kalorifer radyatörlerinin işlevlerini yerine getirebilmesi için radyatörlerin bloke edilmemesi lazımdır. Radyatörlerde ısınan havanın serbestçe oda içine yükselebilmesi, ve oda içindeki soğuk havanın da boşalan yeri serbestçe doldurabilmesi gerekir. Böylelikle ısının oda içine yayılmasını sağlıyan doğal hava akımları sağlanmış olur. Ayrıca radyatörlerin odaya bakan yüzlerinin odaya bakıyor olması ışınım ile de odaya ısı transferi sağlar. Mevcut binalarda ise tam tersi uygulamalar sıkça görülmektedir. Örneğin uzun ve kalın perde arkalarında kalan radyatörlerin odayı ısıtması mümkün değildir. Keza dekorotif kasalarla bloke edilen veya duvar içindeki oyuklara yerleştirilen radyatörler iç ortamdan ziyade dış havayı ısıtırlar, ve ciddi enerji kaybına sebep olurlar.

Isıtılmayan yerlerden geçen boruların yalıtılması:

Türkiye’de ısı yalıtımı kültürü malesef yerleşmemiştir, ve mevcut binaların %90’dan fazlasında yeterinde duvar veya çatı yalıtımı yoktur. Son yıllarda artan bir oranda kullanılan iç duvar veya dış duvar yalıtımları (mantolama) enerji tasarrufu açısından gayet olumlu gelişmelerdir, fakat bu tür projelerin maliyeti çok yüksek olduğu için yerel yönetimlerin bina yalıtımı konusunda mevcut binalar için yapabileceği pek bir şey yoktur.

Ancak kalorifer sistemlerinin sıcak su borularının bir kısmı bodrum veya açık saha gibi ısıtılmayan yerlerden geçmekte, ve eğer yalıtılmamış ise bu çıplak borular ısı kayıplarına sebep olmaktadırlar. Bu boruların uygun çaptaki boru tipi yalıtım malzemeleriyle yalıtılması çok kolay ve ucuzdur, ve yerel yönetimlerin enerji ofisi bu konuda halka öncülük edebilir.

Radyatörlere termostatlı vanalar takılması:

Radyatörlere sıcak su giriş kontrolü vanalar aracılığıyla yapılır, ve standart vanalar ısıtılan odalarda genellikle tam açık konumda tutulur. Dolayesiyle radyatörler dış hava sıcaklığı ne olursa olsun tam kapasitede çalışır. Doğru projelendirilmiş radyatörler en soğuk hava şartlarına göre seçilir, ve hava sıcaklığı bu seviyenin üzerinde olunca içinde blunduğu ortamı aşırı ısıtır. Ev sahipleri de genellikle radyatör vanasını kapatmak yerine pencereleri açarak ve içeriye soğuk hava alarak oda sıcaklığını istenen seviyeye düşürürler. Devlet dairelerinde bile kışın açık pencereler görmek yaygındır. Belli ki hava şartlarının sürekli değişken olmasından dolayı radyatör vanalarını el ile kapatıp açarak içeride uygun ortam sıcaklığı sağlamak pratik değildir. Bunu sağlamanın yolu standart vanaları birim fiatı 35 TL cıvarında olan ve maliyetini kısa sürede tasarruf ettiği enerji ile geri ödüyen termostatik vanalarla değiştirmektir.

Termostatik veya termostatlı vanalar gerektikçe radyatöre sıcak su girişini otomatik olarak kesip dış ortam şartları ne olursa olsun oda sıcaklığını istenilen seviyede sabit tutar. Böylelikle hem ev sakinlari için konfor, hem de enerji tasarrufu sağlar. Vana değişimini tesisatçılar ve hatta meraklı hane sahipleri kolayca yapabilir. Yerel yönetim ekipleri de talebe bağlı olarak bu değişimi yapabilir, ve toplam maliyetini 12’ye bölerek bir yıl boyunca doğal gaz faturalarına yansıtabilir. Ev sahipleri düşen doğal gaz kullanımı yüzünden bu artışın muhtemelen farkına bile varmıyacaklardır.

Dairelerde klasik veya programlanabilir termostatların kullanılması:

Her radyatöre termostatlı vana takılmasına alternatif olarak tüm eve tek bir termostat takılabilir, ve evin sıcak su ana girişi tek bir noktadan kontrol edilebilir. Ayrıca evin sıcaklığı yatma saatlerinde bir kaç derece düşüp kalkma saatinde tekrar yükselecek tarzda ayarlanabilir. Evde kimsenin olmıyacağı saatlerde ısıtma sistemi tamamen kapatılabilir veya su borularının donma tehlikesinin olduğu yerlerde asgari seviyeye düşürülebilir. Bu şekilde ısınma faturası %30 ve hatta daha fazla düşürülebilir. Programlanabilir termostatlar ısıtma sistemini kontrol etmeyi sofistike bir tarzda klasik termostatlar is basit bir şekilde yapar. Termostatların maliyeti makul seviyededir, ama bunların mevcut ısıtma tesisatına takılması komplike olabilir.

Isıtma sistemine düzenli bakım yapılması:

Isıtma sistemlerinin yüksek verimde ve güvenilir olarak çalışması onların gerekli bakım ve ayarlarının zamanında yaptırılmasıyla mümkündür. Bakım masrafından kaçmaya kalkanlar bunun çok daha fazlasını ilave yakıt masrafı olarak ödüyecektir. Örneğin hava girişinin yetersiz olması yakıtın eksik yanmasına sebep olur, ve yanıyan yakıt bacadan atılıp çevreye kirletir. Yetersiz baca gazı bağlantıları da kazalara ve hatta ölümlere sebep olabilmektedir. Yerel yönetimler denetleme mekanizması ve ceza yaptırımını devreye sokarak ısıtma sistemlerinin en verimli şekilde çalışmasını sağlıyabilirler.

Kombili sistemlerde sıcak su tasarrufu:

Bir binanın toplam enerji maliyetini düşürmenin önemli bir yolu da su ısıtmak için kullanılan elektrik enerjisi veya yakıt miktarını azaltmaktır, bu da sıcak su kullanımını azaltmakla olur. Bu yaklaşım enerji tasarrufu ile beraber su tasarrufu da sağlar. Sıcak suyu verimli kullanmanın en etkin yolu alışkanlıkların gözden geçirilmesi, ve bazı davranış değişıkliklerinin yapılmasıdır. Bu da eğitimle olur. Ancak bazı pratik tedbirlerle ciddi tasarruf sağlanabilir. Örneğin duş sistemlerinde yaygın olan su kaçakları, maliyeti sadece bir kaç TL olan yeni bir duş spirali takılarak önlenebilir. Ayrıca mevcut duş başlıkları enerji tasarruflu olanlarla değiştirilerek su ve enerji kullanımında %40’a varan tasarruf sağlanabilir.

Keza, bulaşık makinasına konacak olan tabakların önceden sıcak su ile durlamak yerine sadece silinmesi ve kaba atıklardan arındırılması yeterlidir. Yerel yönetim ekipleri ev ziyaretleri ile bu tür tasarruf fırsatlarını hane halkına bire bir olarak anlatabilir. Böylelikle sağlanan su tasarrufu su sıkıntısı problemine de çözüm oluşturacaktır.

Akkor lambaların tasarruflu kompak floresan lambalarla değiştirilmesi:

Tasarruflu lambalar aynı miktar aydınlatma için akkor lambalara göre üçte bir ile beşte bir arasında elektrik tüketir, ve dolayesiyle %80’a varan tasarruf sağlar. Tasarruflu lambaların fiatı akkor lambalara göre çok daha yüksektir, ama ömürleri de ortalama 10 kat daha uzundur. Fiatı 7 TL olan 18 W’lık tasarruflu bir lamba, ömrü boyunca 70 TL değerinde enerji tasarrufu sağlıyabilir.

Enerji bakanlığı 2008 yılında milyonlarca tasarruflu lambanın dağıtılmasına ve devlet kurumlarında kullanılmasına öncülük etmiştir. Halkla direk temas halinde olan yerel yönetimler de bu gayretleri bir üst seviyeye taşıyabilir ve her evde en çok kullanılan 5 akkor lambanın tasarruflu lambalarla değiştirilmesini sağlıyabilir. Bunun maliyetinin karşılanması için de yaratıcı metodlar üretebilir.

Son zamanda kullanımı gittikçe artan LED lambalar floresan lambalardan da daha yüksek verimli ve çok daha uzun ömürlüdür, ve LED muhtemelen geleceğin aydınlatma metodu olacaktır. Trafik ışıklarında yaygın olarak kullanılan bu lambaların fiatları düşme trendindedir, ve yakın bir gelecekte seçeneklerin de artmasıyla LED lambaların kullanımı daha da yaygınlaşacaktır.

İşyeri ve kurumsal bina aydınlatmasında elektronik balastlara geçilmesi:

İşyeri ve devlet dairesi gibi kurumsal binalarda manyetik balastlı floresan tüp lambaları ile aydınlatma yaygındır. Ancak artık zamanı geçmiş olan manyetik balastlar çok defa ışığın titremesine ve hatta başağrısı yapan vızıltıya sebep olur, ve verimleri düşüktür. Tüplü floresan lambalarda manyetik balastların elektronik balastlarla değiştirilmesi ile %30’a varan enerji tasarrufu sağlanır. Elektronik balastlar zaten düşük olan maliyetlerini kısa sürede tasarruf ettikleri enerji ile geri öderler, ve ışıktaki titreme ve vızıltı sesini yok ederler. Ayrıca, elektronik balastlar güç faktörlerinin çok yüksek (%99) olması yüzünden reaktif güç çekmezler ve ısınma problemleri olmadığı için de yangın rizki oluşturmazlar. Şebekedeki voltaj dalgalanmalarından da pek etkilenmezler.

Balastlardan bağımsız olarak, floresan tüplerin kendileri de enerji verimliliğine etki eder. Örneğin eski tip kalın 40 W’lık floresan lambalar yeni 32 W’lık ince yüksek verimli olanlarla değiştirilebilir. Ayrıca, floresan lambaların yuvalarına reflektör takarak yukarıya doğru giden ışık aşağıya yönlendirilebilir ve böylelikle göz seviyesindeki aydınlanma daha etkin hale getirilebilir.

Merdiven boşluğu, hol ve antredeki lamblara hareket sensörleri takılması:

Az kullanılan yerlerdeki lambalarının sadece kullanım sırasında yakılmasıyla ciddi tasarruf sağlanabilir. Bu da lambalara hareketi algılayan sensör takılmasıyla olur. Sensörler lambaları hareket başlayınca yakıp bitince söndürerek enerji tasarrufu sağlar. Örneğin bu sensörler evlerde koridorlara takılabilir. Binalarda da merdiven boşluğu aydınlatmasında kullanılabilir (her kata ayrı bir sensör takılmalı ve her seferinde sadece bir katın lambası yakılmalıdır). Sensörler hareket olduğu sürece lambaları yanar durumda tutacağından merdiven boşluğunda karanlıkta kalmak söz konusu değildir. Yani sensörlü sistemler eski sistemlere göre daha güvenli ve enerji verimlidir. Antrelerdeki lambalar da sadece biri binaya girip çıkarken yanacağindan hem enerji tasarrufu hem de güvenlik sağlar.

Yukarıda 12 madde halinde verilen tasarruf tedbirleri oldukça düşük maliyetle kayda değer enerji tasarrufu sağlar. Enerji verimliliğine daha geniş bütçe ayrılması durumunda ise yerel yönetimler sodyum veya cıva buharlı sokak lambalarının LED ile değiştirilip %50 tasarruf sağlanması, yerel yönetim binalarının mantolama ile yalıtılması, ve hatta kendi imkanlarıyla güneş veya rüzgardan kendi enerjisini üretmesi gibi ilk yatırımı yüksek projeleri hayata geçirebilirler.

Beldiyelerin enerji verimliliği konusunda yapması gereken ilk şey ise işe kendinden başlaması, ve tüm bina ve tesislerindeki enerji kullanımını etüd etmesidir. Uzmanlarca hazırlanacak etüd raporundaki projeler de geri ödeme süreleri göz önüne alınarak hızla hayata geçirilmeli, ve yerel yönetim sakinleri için örnek oluşturmalıdır.

Bir ömek gerekirse, İstanbul’da İSKİ’nin Kavacık terfi merkezindeki 90 kW’lık bir elektrik motorunun değişken hız sürücüsü ile techiz edilmesi sonucu pompalanan su miktarı aynı kalmasına rağmen elektrik tüketimi grafikte görüldüğü gibi günde ortalama 1370 kWh’den %49,6’lık bir azalmayla 690 kWh’a düşmüştür. Bu da yılda 248 bin kWh’lik bir elektrik tasarrufunu ve 0.16 YTL/kWh’lik birim fiyatı ile yılda yaklaşık 40 bin YTL’lik bir maliyet tasarrufunu netice vermiştir. Bu uygulama ile sera etkisi yaparak küresel ısınmaya sebep olan yılda yaklaşık 16 ton karbon dioksitin atmosfere atılması önlenerek çevreye de olumlu katkı sağlanmıştır. Kurulan DHS sistemi yatırım maliyetini tasarruf ettiği enerjiden bir kaç ay gibi kısa bir süre içinde ödemiştir. Ayrıca, DHS’nin sağladığı yumuşak kalkış ve duruşlar mekanik vuruntuları önlemiş ve böylelikle boru sistemi ve aksamının maruz kaldığı stres, yıpranma ve de su kaçaklarına sebep olan kırılma riski azalmıştır.

Yerel yönetimler enerji uzmanı kadrolarıyla halka yol gösterici bir rol üstlenebilir, ve mantolama gibi pahalı projelerde düşük maliyetli finansman bulunmasında ve hatta hibe tedarikinde öncülük edebilir. Böylelikle enerji verimliliğinin bir yaşam tarzı haline gelmesinde etkin rol oynuyabilirler.